MAYDOS KİLİSTEPE HÖYÜĞÜ KAZILARI GÜN YÜZÜNE ÇIKIYOR
MAYDOS KİLİSTEPE HÖYÜĞÜ KAZILARI GÜN YÜZÜNE ÇIKIYOR
Çanakkale’nin Eceabat ilçesinde yer alan 5 Bin yıllık geçmişe sahip Maydos Kilistepe Höyüğü’nde 2 bin 500 yıl öncesinde yayık kabı olarak kullanılan küp ve 4 bin yıllık Ağırşak (ip eğirmede kullanılan) bulundu.
Çanakkale 18 Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Maydos Kilisetepe Höyüğü Kazı Başkanı Doç. Dr. Göksel Sazcı başkanlığında 2010 yılında başlayan kazılarda 9’uncu sezonu yapılıyor. Bu sene 13 Temmuz’da başlayan kazılar 15 Eylül’de son bulacak.
25 kişilik bir ekip ile kazı çalışmaları devam eden Maydos Kilisetepe Höyüğü’ndeki kazı çalışmalarında tereyağ yapımında kullanılan 2 bin 500 yıllık yayık kübü 4 bin yıllık Ağırşak (ip eğirmede kullanılan) bulundu. Kazı alanında yarıya kadar gömük bir vaziyette toprak içinde bulunan 2 bin 500 yıllık yayık, çalışmaları yapan kazı ekibince çıkarılarak, koruma altına alındı. İncelemeler neticesinde yayığın 72 santimetre boyunda ve 50 santimetre genişliğinde tereyağ yapımında kullanıldığı ve 2 bin 500 yıllık olduğu tespit edildi.
İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal DOKUZ, Maydos Kilisetepe Höyüğü Kazı alanında incelemelerde bulundu. Maydos Kilisetepe Höyüğü Kazı Başkanı Doç. Dr. Göksel Sazcı, Kültür ve Turizm Bakanlığı Temsilcisi Niğde Müzesinden Arkeolog Mustafa Eryaman ve 25 kişilik ekip tarafından çıkartılan yayık kübü hakkında bilgilendirmelerde bulundu.
Maydos Kilistepe Höyüğü Kazı alanında değerlendirmelerde bulunan İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal DOKUZ, “Çanakkale genelinde toplam 8 arkeolojik kazı gerçekleştirilmekte olup 2010 yılında Kilistepe Höyüğü’nde başlayan kazı, bu sene 9. Kazı dönemi ile sona erecektir.” dedi.
Geçtiğimiz yıllarda 3300 yıl öncesine ait en eski kartonpiyer uygulaması buluntularına rastlandığını ifade eden DOKUZ, bu yılda tereyağ ve yemek kabı olarak kullanılan toprak kap ile iplik eğirmede kullanılan Ağırşak’ın bulunduğunu söyledi.
Türkiye’de yalnızca Eceabat ilçesinde yetişen Maydos Pamuğu’nun Ağırşak’ın bulunması açısından önemli olduğuna vurgu yapan DOKUZ, geçmiş dönemlerde pamuk tekstili ile uğraşıldığını ifade ederek bundan sonraki yıllarda da Kilistepe Höyüğü’nde daha nice güzel eserlerin bulunmasını ümit ediyorum” dedi.
Kazı alanında yayık olarak kullanıldığını düşündükleri bir küpü yarıya kadar toprak içine gömülü bir şekilde bulduklarını söyleyen ÇOMÜ Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Göksel Sazcı, “Üzerinde dikkat ederseniz iki adet delik var. Bunlar küp kullanılırken yani çalkalanırken ağız kısmı deri ile kaplanıyor ve bu deliklerde kapatılıyor. Fakat bu deliklerin bir fonksiyonu var, çalkalanırken içerisindeki ayran formante oluyor ve gaz oluşuyor. Gaz biriktiği için gazın dışarı çıkması gerekiyor. Bu gazın dışarıya çıkartılması için bu delikler açılıyor. Gaz dışarıya bu deliklerden çıkarılarak çalkalama işlemine devam ediliyor. Bu kap 2 bin 500 yılına ait olup bu teknik Anadolu’da günümüzde halen kullanılıyor. İç Anadolu’da halen kullanılan bu tarz kapların ağzı deri ile kapandığını deliği olan kapların çalkalandığında gaz nedeniyle derinin kabardığını görüyorsunuz. Bu tür kapların geçmişinin en az 2 bin 500 yıl geriye gittiğini söyleyebiliriz. Eceabatta’da 2 bin 500 yıl önce tereyağ üretildiğini söyleyebiliriz. Tabi bu formdan ve güncel araştırmalardan çıkarttığımız bir sonuçtur. Ama kesin sonuç bu küp’ün dibinden alınan örneklerin üniversite de lipit yağ analizleri yapılacak olup çıkan sonuca göre kesin bir ifade kullanabileceğini” söyledi.
4 bin yıl öncesine ait ip eğirmede kullanılan Ağırşak’ın “Türkiye’de prehistorik yapılan kazıların hemen hemen hepsinde var olan bir buluntu olduğunu söyleyen Maydos Kilisetepe Höyüğü Kazı Başkanı Doç. Dr. Göksel Sazcı” Bu ağırşağın diğerlerinden farklı bir özelliği olduğunu o da içerisinde kemik kalıntılarının var olmasıdır. Bu ilk defa bir kazıda ağırşakla birlikte içerisinde sap olması gereken kemikle birlikte bulunuyor. Biz daha önceden bunların ahşap takılarak döndürüldüğünü düşünüyorduk ve kazılarda da böyle bız dediğimiz kemik aletler ortaya çıkıyordu. Biz onların deri delme işlerinde ya da diğer örgü işlerinde, dokuma işlerinde kullanıldığını düşünüyorduk. Fakat bu tür bızların ağırşakların içerisine konulup bir nevi kirmen şeklinde kullanıldığını söyleyebiliriz. Yani ilk defa kemik sapının kalıntısıyla birlikte bir ağırşak burada ortaya çıkmış olup yaklaşık 4 bin yıl öncesine ait” olduğunu söyledi.